Özge uzağa uçuyor,
Dünyadan uzaktaki hayallere
...

Amin :D

Yazık demek, bir pişmanlık öyküsünden ibaret.
Aşk mı? O  mutluluğun simgesiymiş.
İşte bu yüzden ( KEŞKE ) "yazıklar olsun" yerine "aşklar olsun" diyebilse insanoğlu.
Bize de aşklar olsun,
sonra da
aşk olsun :)
şu sıralar büyüyorum. aklımda olan , aklıma hiç gelmemiş olan.
bulmaya çalışmak. kime olduğunu bilmeden -isyan içerikli değil - haykırmak. Onu çok sevdiğimi.
Belki de annem?
hayır, ona haykırmama gerek yok.
aklıma hiç gelmemiş olan. kişi değil
olması şart da değil
olabilir.
Belki bi kitap..

İstemeden

En çok sinir olduğunuz şey nedir diye bir soru gelse bunu cevaplayamam. Çünkü sinir olduğum şey ortadayken sorulsaydı o zaman cevaplardım. Çünkü şey.
Benim yeterince sinirli olduğum şey var .
Ama hiç birini hatırlamıyorum pat diye soru geldiğinde.
Odaklanabildiğim tek şey (yani bi kaç şey) bir yatak ( iki yatak demeliyim çünkü ranza) , bir bilgisayar masası ve bu masada bulunan kitaplarım.
Buraya nereden zıpladım, niye zıpladım hiç bilmiyorum hiç.
içimden gelmiştir ay.

Ne gelir elden?

Benim bir aptal kardeşim var. O aptalı çok severim ama gerçekten aptal. Diyor ki " Özge abla kendime sucuklu yumurta kırabilir miyim?"  Git diyorum, ne yaparsan yap.Sonra mutfaktan yanık kokuları duyuyorum. Mutfağa gittiğimde yumurtaya resmen işkence yaparken görüyorum yahu. Sen salak git yağı erit, yumurtayı kır ve biraz yak. "Sucukları ne zaman atmayı düşünüyosun pardon? " diyorum. Cevap şu :
Yumurta pişsin öyle atıcam.
Hayır karşısında benim gibi bi kız yani bir mutfak ustası duruyor. ( Sadece çayla ilgili sorunlarım var ihi ihi)
Benim muhteşem yumurtalarımı da parmaklarını kemire kemire yiyorsun.
Yumurta pişirirken beni izliyorsun.
Sorunun ne yavrucuğum senin?
ve bu arada kokudan kusmak üzereyim -.-
Çok yorucu bir tatildi.Tatil demek istemiyorum ama
tabiri yok.
Temizlik malzemelerine dair ne varsa
hepsini "sadece ama sadece" çöpte görmek istiyorum.

miş mış müş muş

Küçüklüğümden kaynaklanan sorunlarım var. Mesela pireyi deve yaparken deveyi pire yapamam. Göz meselesi diyorlar. Gözünüzde ne kadar büyürse o kadar deve olurmuş.Gözünüzde bu kadar büyütmüş iseniz (deve olacak kadar büyütmüş iseniz demek istedim) zaten pire olamazmış.
Öyleymiş yani.

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:



Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına



Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır



Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.






Ataol BEHRAMOĞLU