Özge uzağa uçuyor,
Dünyadan uzaktaki hayallere
...

pes

Başkalarına ait bir şeyi başkalarından koparmak, cezaların en büyüğünü hakediyor bu noktada. Belki kalp o kadar kırılmasa,üzülmese cezaların en küçüğüne layık görülürdü. Ama bir kalp kırılmışsa işin ucu sonsuz denilecek kadar uzak bir yerde cezaların en kötüsü ve büyüğüyle göz kırpar.
Farkında değilken kalp incittiğinin .
Her ne kadar yanlış olduğunu bilse/bilmese bile .
Ben sadece "helal!" diyorum . Hakkımda helal,  yaptığı işe de büyük bir "helal! "
sadece aldığının gününü göremesin, o kadar.

Korkunç

...
Sonra ayağını kaldırdı . Topuğunu doksan derece denilecek bir şekilde kaldırıp var gücüyle monitöre uçmuştu. Her şey çok hızlı gelişirken birden rolleri değiştiler. Topuk darbesini monitöre atmıştı ama onun canı yanmıştı.
evet,Özge kâbus gördü.
Ben?  Monitöre?  Topuk & Tekme ?
Kâbustan başka bir şey olamaz/dı.

18. Şampiyonluk.

Şimdi her şey değişti.
Hakemi satın aldık biz.
Kaleci kiraladık..
Fenerbahçe satılmış takım oldu bu maçtan sonra değil mi?
Etrafınızda bir tane bile Fenerbahçeli görmek istemiyorsunuz .
Çünkü siz de biliyorsunuz en büyüğün hep Fenerbahçe olduğunu. Çok utandınız şampiyonun Fenerbahçe olduğunu duyunca . Ama Trabzon'un şampiyon olduğunu duysaydınız sevinçten çıldırırdınız bunu da biliyorum,biliyoruz. Çünkü biz en büyüğüz ,biliyorsunuz.

Ve şimdi sokaklarda yankılanıyor seslerimiz!
Sarıııııııııııı
Laciverttttttttt.
En büyüüüüüüüük?
Fenerrrrrrr.
Şampiyoooooonnn?
Fenerrrrrrrrr!
Lalalalalalalalalaaaaaaay ooo Feeneerbaahçee lalalalalalalalaaaaaaaayy oooooooo Fenerbahçe.

-kıllılar ( hihihihi)

Aklıma geldi de küçükken sınıf başkanları seçerdik. Genelde görevi öğretmen derse gecikirse tahtaya  geçip akıllı,uslu öğrencileri yazmak olurdu. Bizim sınıfın şımarık öğrencileri de başkan tahtaya "Akıllılar"  yazdığı zaman A harfini silerlerdi. Tahtada ismi yazılı olan "kıllılar" da buna çok ağlarlardı.  Ağlarlardı,silerlerdi diyorum; kendimi katmıyorum. Bana böyle şeyler hep saçma gelmiştir küçücük bir çocukken bile.
ama gerçekten komik. hihihihihihihhi

Fenerbahçe-Ankaragücü Maçı

Yaklaşık bir saat sonra maç başlayacak . ve ben maça ne gidebiliyorum ne de izleyebiliyorum :/ gidemiyorum çünkü lanet olsun ki Ankara'da oturuyorum! İzleyemiyorum çünkü Lig Tv yok :/ dinlemek zorundayım sadece ve sadece . e kahveye gidecek halim yok ya?   :SSSS  Keşke İstanbul da otursam ve taraftarlarımızın nasıl çıldırdığını görebilsem ve o çıldıran taraftarların içinde olabilsem! Ahh keşke. Mesleğimi elime alayım bi! Her hafta sonu Ankara'dan İstanbul'a uçacağım! evet evet Ankaradan. Çünkü ben başkenti bırakamam :) Ki bıraksam da zaten maça yine gidemem. Ha İstanbulda olup Kadıköy'e maça gidebileceğimi mi düşünüyorsunuz ? Buna ailem asla izin vermez. Ama ben ne yapıp  edip bi tanıdıkla giderdim de .. Zaten internette tanıdığım ve İstanbulda oturan insanlar var ve ben onlara kendim kadar güveniyorum ve onları seviyorum .. Sevmesem ve güvenmesem konuşmam zaten de.. neyse işte hayal :S ama bi reşit olayım bu günlerin acısını çok kötü çıkaracağım kendimden ve Ankarada olmaktan ve yaşımdan! Yıllar sonra maça gittiğim gün bu yazıyı okuyacağım ve Fenerbahçe aşkına gülümseyerek göz kırpacağım :)
Neyse dua ediyorum hala . Nedenmii? Bu maçı alır ve Trabzon rakibine yenilirse şampiyonuz biz doyasıya hem de! maçı alıp sokaklara dökülsem diyorum? ama ben kızım! bunu yapamam! ki maç zaten onda bitiyor. Kuzenimle ancak kapının önünde birbirimize sarılırız ama sadece sarılırız ..  bağıramayız çünkü burda insanlar var-mış!!!!!!!! Allah kahretsin ya elim kolum bağlı!!!!!!! Off Allah'ım krizlere girdim :/ Şimdi sadece maça odaklanacağım ve yıllar sonra maça gideceğim günü hayal ederek sakinleşeceğim .
Bir koyun,iki koyun,üç koyun,dört koyun,beş koyun,altı koyun,altı koyun,altı koyun ..
Yazıyı okuyan Fenerli arkadaşlarım varsa anlamıştır altıda neden duraksadığımı :)))

Şikayet

Yankılanıyor beynimde Cem Adrian'dan bir kaç cümle ..
"Sen sen sen giderken " devamını getiremiyorum çünkü.. çünküü....
e şarkıyı bilmiyorum. Bilmediğim bir şeyi nasıl söyleyebilirim yahu? Neyse neyse. Bu internet çok canımı sıkmaya başladı çünkü sürekli kopup duruyor bağlantı. Ve ben her seferinde modeme "Senin kafanı parçalarım" , "Ağzını burnunu dağıtırım senin!" diye tehdit savurarak kendimi yatıştırmaya çalışıyorum. O bir şey değil ,MSN arkadaşlarımın sürekli off-online olmamdan rahatsız olduklarını seziyorum. Ama kabahat benim değil kii. Havada . Hava çok bozuk [(hem de aynı anda dolu yağarken güneş açması kadar bozuk (ve cümlem kadar )]. Her neyse.. Ki zaten sadece hava bozuk olduğunda yaşamıyorum bu kopuklukları . Sürekli hem de sürekli. Artık arkadaşlarımın evine gittiğim zaman "Oha pc yaklaşık bir saattir açık ve internet hiç kopmadı" demekten alıkoyamıyorum kendimi. Bir de o kadar geç geliyor ki internet :/ Modemi açıyorum bi 10 dakika sonra geliyor. Mesleğimi elime aldığımda yapılacaklar arasına bunu da ekliyorum. Hemen yeni bir PC ve kopmayanından bir internet almak!

Karartı

Hava kapanıyor içine içine ve ben korkuyorum. Hayır hayır gök gürültüsü yada şimşekler yüzünden değil.
Sadece korkuyorum ...
Yağmur başlıyor çiseleyerekten . çiseliyor çiseliyor , artıyor birer birer fazlalaşıyor,sertleşiyor ..
Camlara çarpıyor, çarpıyor...
Sırada gökten ağlama sesleri duyuluyor ..  Gürlüyor gök! Bağıra bağıra inleye inleye ağlıyor gök! O kadar çok ağlıyor kii..
Bağırması  kesiliyor ve geriye sadece sessiz sessiz dünyayı ıslatan gözyaşları kalıyor!
Yağmur yağıyor damla damla  ve her yağdığında yağmur kararıyor kalpler ..

Otuz olmadan kırkında mısın?

Keşke diyorum, keşke anneler günü,babalar günü,sevgililer günü,işçiler günü var ya? Bir de mutlular günü olsa bunların arasında. Hani sevgililer gününde sevgiline hediye almazsan,ayrılırsın ayakları var ya? Tıpkı onun gibi olsa bu mutlular günü de. O gün mutlu olmayan herkese bir daha hiç gülememe cezası verilse. Bu ceza az mı oldu ? Ama insanlar bu cezayı zaten sallamaz kii.. Onların mutlulukları paralarından,komplekslerinden ibaret.

"Melekhaslet ve iblis arasında kalan yazı"

İnsan birisini sevmeden önce onu her yönüyle tanımalı bence. Öyle değil mi ama? öyle yani. Şimdi (belki okuyan çıkarsa ) insan aksini iddia edebilir çünkü kimi ne kadar çok tanırsak , kendimize ait olan huylarımızla eşleşme olasılığı azalır ve triplere,yalana  (ilişkinin bitmesini tetikleyecek her şeye) gebe kalır şahıs. Tıpkı canlıları sınıflandırdığınızı, türden aleme doğru gittiğinizi düşünün. Orada da çeşitlilik artar,birey sayısı artar ( tabii daha artan çok şey var) değil mi? Her neyse artık çürütmeden konuya devam. Devam ama nasıl bağlayacağım bilmem ki? Ah,kafam benim. Kafamı severim ben küçücüktür benim kafam.
Cesaret de önemli bence. ama tek başına bi işi becerirsen önemli . yanında birisi (kuzen mesela) olunca değil. Tek başına yapmalısın her şeyi. Cesaret , içimizde "yap yap!" diye haykıran sestir,başkalarının verdiği güven duygusu değil... Ki başkalarının verdiği güven duygusunu cesaret sayıp onunla yatarak ve onunla kalkarak yaşayan insanlar vardır (meselabengibi) .  Tipik korkak insanlardır onlar. (meselayinebengibi)
Şu an yürütme listem açık ve şarkılar sürekli değişiyor. Şarkıların ritmine göre yazıyorum:şarkı değiştikçe konu da değişiyor.
Ah yalnızlık. Bence yalnızlık güzel. Sevgili bakımından diyorum yani . beni sakın o otoriter sahibi,idealist kadınlardan sanmayın (aman aman!) tabii insan yalnızlıktan da sıkılıyor ama güzel olan o. kafa dinliyorsun bi kere . (amakafayıdaazdinlemeklazım hihi)  tamam benim de canıma tak ettiği zamanları oluyor yalnızlığımın ama hayatım konusunda yanlış kararlar vermemem için dişimi sıkmalıyım ve az zaman kaldı. şunun şurasında 3,5 yılcık canııım. (dilekolaytabii) aman neyse ne canım. sanki bi ilişkim olsa onu yürütebilecekmişim gibi konuşuyorum. yaşım 15  daha çocuğum ben ama aşkı 20 yaşında da yaşasan sarhoş oluyorsun.. gerçekten  bak. Kimya öğretmenimiz (kendisiçokotoriterdir ,tipindevedavranışlarındahayattandarbealmışinsanşeklivar)ne zaman aşk meşk konuları açılsa hep "siz onların peşinden değil,onlar sizin peşinizden koşsun" der ve beni hep gaza getirir. Ne zaman aşk meşk-eskiler-yalnızlığın mutluluk ve acı verdiği anlar gelse hep kimyacımızın(leylasetan) o sözleri söyledikten sonra hissettiklerimi getiriyorum aklıma. [of abi bu nasıl bir cümledir? "bu cümleyi tek ben yazdım,tek ben anlarım" hesabı.(tabii böyle bi cümle de şimdi uydurulmuştur ehe ehe )]
Hayat bazen melekhaslet,bazen iblis ..
insanları sürekli bir konu hakkında ısrar etmesi beni bunaltıyor! hayır diyorum,hayır! kalplerini kırmak istemiyorum anlamıyorlar  :@ triplere giriyorum ,bana mısın demiyorlar! ah Allah'ım. Fazla mı pamuk kalpliyim ne? Sadece sabır. İnsanları seviyorum , bende de peygamber sabrı yok ki yahu. yumuşuyorum yavaştan yavaştan
...
sakiin,sakiin,sakiiin,sakiin. evet böyle daha iyi. şimdi gülmeliyim. gülüyorum:
:DDDDDDD
of ben ne saçma bi kızım .
sinirden olur böyle şeyler ama olmayaymış iyiymiş.

hah hah hah!

ooo bloglarrr <3 yeni görüyorum. ayıptır söylemesi takip ettiğim bi blog vardı ve faceten de takip ediyordum. işte öyle olunca baktım ki adam girmiş yazılar yazmışş <3 blogları seviyoruuuuuuuum. tamam çok takip edenim yok. belki de hiç yok :D boşuna yazmış da olabilirim ama olsuuuuuuuuuuuuuuuuuuun.duygularımı kalemle kağıda (pardon kalem ve kağıt mı dedim?) dökmek güzelllllllll :)

Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var:



Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe,bütün evrene karışırcasına



Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır



Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana.






Ataol BEHRAMOĞLU